Haziran sonunda Seferihisar’daki Doğa Okulu’na gittim. Oradan döneli yaklaşık bir haftayı geçti ama, orada öğrendiklerim ile hala hayatın içinde süzülerek yaşadığımı söyleyebilirim. Doğa Okulu’na giden bilir, orada öğrenilenleri dile dökmek zor; yine de elimden geldiğince sığdırmaya çalışacağım birkaç paragrafa.
Orhanlı Köyü’nde kurulan Doğa Okulu, yıl içinde çeşitli temalar altında buluşmalar düzenliyor ve su okulu, gece okulu, kuş okulu gibi temalar altında insanları doğayla buluşturuyor. Son katıldığım okul “gece” temalı olduğu için birlikte dolunayın doğuşunu izledik, masallar dinledik, türküler söyledik, açık havada rembetikoyla dans ettik… Aslında bana sorarsanız, temanın ne olduğu çok da önemli değil, çünkü hangi okula katılırsanız katılın doğanın işleyişini ve insanlığın kadim bilgilerini hatırlıyorsunuz ve bu da insanın iliklerinde bir yerlerde titreme yaşatıyor.
Oraya her gittiğimde hatırladığım gibi, organik gıdalar tüketmek, sürdürülebilir mimari anlayışıyla tasarlanmış evlerde yaşamak, cam şişeden su içmek, doğal yaşadığınız anlamına gelmiyor… Bunlar da tatlı çabalar elbette ama doğanın görünmez kurallarını genel yaşamınıza aktarmadığınız sürece, bunlar oldukça yüzeysel kalıyor. Bir çabadan söz ediyorsak bu çaba, doğal yaşam anlayışını insan ilişkilerine ve her ana yansıtmak için olmalı. Hem de bu söylediğim cümle, orada teorik bir bilgi olarak havada asılı kalmıyor. O köyün sakinlerine dönüşmüş eskiden şehirli olan doğaseverler, bunun mümkün olduğunu kanıtlarcasına bir düzen kurmuş oralarda. Onların kurduğu bu bağ sayesinde, kökleri güvene dayalı, besleyici, bütünleştirici ve dolayısıyla özgürleştici insan ilişkilerinin hayatı ne kadar dönüştürebileceğini görmek, benim için en büyük armağandı ve okulun özetiydi diyebilirim.
Doğa Okulu’nun sayfasına bir göz atmanızı tavsiye ediyorum ve yazımı bitirmeden sizlere ve kendime bir hatırlatma yapmak istiyorum. Düşünceleriniz saf ve olumlu olmadıkça; öfke, kıskançlık gibi olumsuz duygularla beslendikçe ve ötekinden korktukça ne kadar sağlıklı beslenirseniz beslenin vücudunuzun en zararlı kimyasalları salgıladığından emin olabilirsiniz. Lütfen iş hayatındaki meslektaşlarınızdan yoldaki minibüs şoförüne dek hayatınıza giren her bir insana ve tüm canlılara sevgiyle yaklaşın, onu anlamaya çalışın ve şefkatten korkmayın. Eğer bu mümkün değilse, belki de yanlış yerdesinizdir…
İyi habere gelince… Yoga eğitmeni arkadaşım Dilek Kepez ile birlikte o coğrafyada eylül ayında bir yoga inzivası tasarlıyoruz. Yeni başlayanlar için yoga dersleri, meditasyon uygulamaları ve daha pek çok çalışmaya yer vereceğimiz programımız, yoga yapmak isteyen her seviyeden katılımcıya açık olacak. Son derece mütevazi koşullarda, samimi bir kamp kurguluyoruz. Tarihleri ve tüm detayları çok yakında paylaşacağız. Siz zihnen hazır olun, gerisi gelir diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder