Myndos-Knidos-Kaunos...
İki teker üzerinde sadece mekanlar değil aynı zamanda dönemler arası bir tura çıktık bu yaz.
Bisiklet üzerinde olmak, tıpkı yoga yapmak gibi yavaşlama, bakma, görme ve daha
fazla farkında olma imkanı tanıyor insana. Bu yolculuğun bana öğrettikleri kelimelere
dökebileceklerimin ötesinde; belki gülüşüe, belki bir anlık bakışıma, belki
sesimin tonuna yansıyacak bu değişim, belki de bu izler sadece bana
kalacak.
Yolda olmak, içimdeki dağlara tırmanmak,
kendi rüzgarımı fark etmek gibi...
|
Yolda olmak en
temel bilgileri hatırlatıyor insana; mesela suyun ne kadar değerli olduğunu ya
da aslında ne kadar azla yetinebildiğimizi... Bisiklet üzerinde taşıdığımız
sadece bedenlerimiz değil aynı zamanda tüm kıyafetlerimiz, mutfağımız ve
evimiz olduğundan, fazladan yapılan her alışveriş, gereksiz taşınan her eşya; yani geleceğe dönük her türlü kaygı
kendi taşıdığım bir yüke dönüşünce, az tüketmenin önemini deneyimle görmüş ve hatırlamış oldum bir kez daha.
O gece nerede
uyuyacağımızı bilmeden; havaya, yolun durumuna, ruh halimize göre ilerledik.
Kontrol etme çabasını bırakıp yola teslim olduk. Kimi zaman bir köy evinde
konakladık, kimi zaman yıldızların altında, kimi zaman da nar ağaçlarının
gölgesinde uykuya teslim ettik pedal çevirmekten bitkin düşen bedenlerimizi.
Kaunos-Dalyan |
Tabii insanın
doğaya verdiği zarara da tanık olduk. Mesela asfaltta hunharca ezilmiş yılanlar, kanı
yola akan bir kirpi, gidip gelen tekerleklerle paspasa dönüşmüş bir kedi ve yolda
can vermiş, yavru bir yaban domuzu.
Yolculuğun varış
noktası Dalyan oldu. İztuzu plajına varınca ilk olarak deniz kaplumbağaları rehabilitasyon
merkezine uğradık. Orada insanın doğaya verdiği yaraları el yordamıyla
iyileştirmeye çabalayan insanları görmek, belki de tüm yolculuğun en tüyler
ürpertici deneyimiydi benim için.
Havuzlar içinde tedavi gören
dev deniz kaplumbağaları ve
onlara büyük bir özveriyle bakan gönüllüler tanıdım. Sadece otla beslenen bir
tür olan yaralı deniz kaplumbağasına denizden ot toplamak için paletlerini alarak dalmaya giden
bir gönüllü gördüm mesela, ya da sahil boşalırken ellerinde metal kafeslerle
caretta caretta’ların yumurtalarını tilkilerden korumak için yol alan bir başka
gönüllü grubuna şahit oldum. Yaklaşık 45 kiloluk bir kaplumbağayı kucağında
taşıyan bir başka gönüllünün hikayesini dinledim. Misinalarla kolu kopan,
kafasından darbe alan, balıkçı oltaları yutan, zarar gören bu güzel canlılar, bana
bir kez daha doğaya karşı sorumluluğumuzu hatırlattı ve bunu paylaşma sorumluluğunu hissettirdi. Biz küçüğüz, ağaçlar büyük ve onlardan öğrenecek çok
şey var...
İztuzu plajı'nda çalışan DEKAMER gönüllüleri, deniz kaplumbağası
yumurtalarını kafesle korumaya alıyor
|
Dekamer'de tedavi gören bir deniz kaplumbağası |
Lütfen ürünlerin doğada
yok oluş sürelerine göz atın ve aldığınız her nefes kadar attığınız her çöpün
de bilincinde olarak yaşayın. Az tüketin, çok üretin!
İyi haftalar
Bu arada DEKAMER'de gönüllü olmak isterseniz: http://caretta.pau.edu.tr/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder