17 Mayıs 2021 Pazartesi

KLİNİK PSİKOLOG ALARA KÖKSAL İLE CİNSELLİĞE DAİR

Kadim Cinsellik
Minerva Akademi Nörofelsefe Psikoloji Sempozyumu’nda bugün Klinik Psikolog Alara Köksal ile cinselliğin çocukluktan itibaren davranışlarımızı nasıl şekillendirdiğini konuştuk. Alara hanım, duru anlatımıyla bizleri aydınlattı ve soru sormak konusunda cesaretlendirdi. Kendi adıma bu sohbeti son derece özgürleştici buldum. Hep gündemde olan ama hep kapalı kapalı kapılar ardında kalan bir konu olduğu için ve özellikle Türkiye’de bir tabu olduğu için bol bol not aldım, tümünü de elimden geldiğince paylaşıyorum. Kadın erkek ilişkilerindeki tabulardan eşcinselliğe, çocuklara verilecek cinsel eğitimden cinsel işlev problemlerine, manipülasyonlardan fantezilere uzanan bu sohbetin özeti benin kalemimden madde madde şöyle:


ÇOCUKLUKTA BAŞLIYOR Cinselliğin çocukluk çağı yani cinsiyet rollerinin belirlendiği zaman çok önemli. Erkek çocuklara “aslan oğlum” ya da “göster pipini” denirken kızlara “oranı kapat” “ne merak ediyorsun, sorma öyle sorular” deniyor. İki uç da hem kadını hem erkeği olumsuz etkiliyor. Erkekte üstünlük tavrı pekişiyor ve her zaman hazır olmak zorunda hissediyor. Kadın ise iyiden iyiye pasifize oluyor. Her iki tarafta da kaygı ve problemler baş gösteriyor. Buna performans anksiyetesi deniyor. Erkek çocuk doğunca sevinen annenin söylemleriyle yetişen erkek, kendi deyimiyle 1-0 önde başlıyor ve bu nesiller boyu aktarılıyor. Kadın maddi olarak da erkeğe bağlı olduğu için erkek üstün hissediyor.

CİNSELLİK Kişinin en büyük cinsel organı beynidir. Cinsellik sadece penis-vajina birlikteliği olarak algılanıyor, ama cinsellik bir ağacın gövdesi gibidir ve hayatın pek çok alanı doğrudan ya da dolaylı olarak ondan etkilenir. Penis ve vajina birlikteliği olayın en sığ kısmı. Cinsellik, her iki kişinin birbirine temas ettiği an başlıyor. Sinir uçları sadece erojen bölgelerde değil, bedenin pek çok noktasında var. Aheste ilerleyerek ön sevişme yapmak, cinsellikte çok önemli. Alara Hanım danışanlarından ve eğitimlerden edindiği bilgilere dayanarak haftada 3 cinsel ilişkiyi kişilerin birbirine bağlılığı açısından ideal olarak tanımlıyor.  Ayda1-2 ise sağlıklı bir cinsel hayat değildir, diyor.

CİNSEL İŞLEV PROBLEMLERİ Yaştan bağımsız olarak hepimizin kulağına çalınan çeşitli cinsel mitler var. Bunlar, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan ve kulaktan kulağa aktarılırken devleşen içi boş söylemler. Özelliklede ilk geceye dair korkutucu söylemler, bilinmezlik ve soru işaretleri, kaygıyı da beraberinde getiriyor. “Acaba yeterli gelebilecek miyim” kaygıları, cinselliği duyu organlarının devreye girdiği bir sanat olmaktan çıkarıp kalitesiz bir cinsel yaşama götürüyor. Kişilerde performansa dayalı problemler ortaya çıkıyor. Kişiler, zevk almaktan ziyade performansa odaklanıyor ve bunlar pekiştiğinde kadınlarda vajinusmus (pelvik tabanın istemsiz kasılarak cinsel birlikteliğin imkansız hale gelmesi durumu), erkeklerde erken boşalma ya da isteksizlik gibi cinsel işlev problemleri ortaya çıkıyor.  Bu problemler aslında kaygı problemleri ve eğitim ve rütbeye bakmıyor. Vajinusmus problemleri yaşayan kadınlar, kaygı nedeniyle oral seks gibi alternatif yollarla çözüm arayarak kendini es geçiyor. Erken boşalmanın temelinde de kaygı yatıyor. Pohpohlanarak büyütülen erkek, en ufak değişiklikle baş edemiyor ve bunun suçunu karşı tarafa yükleyebiliyor. Başarıya odaklanmaktansa kendini partnerine vermesi daha önemli. Cinsel işlev bozuklukları erteleniyor. Viagra ve benzeri ilaçlarla durum bastırılıyor ama bunlar anlık çözümler. Aslında terapi sürecine adım atmak esas. Erken boşalma, vajinusmus gibi problemlerde çiftler “onun problemi” derler ama “bizim problemimiz” olarak yaklaşmaları gerekir; çiftler bir bütün olarak algıladığında ortaya ahenk çıkacaktır.

ÖZGÜVEN Yaratıcılık, kendine inanmak ve özgüvenle ilişkili. Cinsel açıdan sıkıntı yaşadığın bir süreçteysen hayatın her noktası bundan etkileniyor. Cinsellikle ilgili bir problem yaşandığında kişinin kendine olan inancı olumsuz etkileniyor. Cinselliğin dengeye gelmesiyle özgüvende artış gözlemleniyor.

MANİPÜLASYON – Daha çok kadınların maruz kaldığı manipülasyonlara ışık tutmak gerek. Kadınlar cinselliğin bastırıldığı ortamlarda büyüdükleri için partnerin tatmin olmasına odaklanıyor. Çoğumuz kadının zevk ve dürtüsünün bastırılabilir olduğu algısıyla büyüyoruz. Oysa her iki tarafın da maksimum doyum alması sağlanmalı.

SÜRPRİZ! Kızlık zarı diye bir şey yok. Kızlık zarı denen şey, vulva ve içe doğru giden ritmik kas grubu. Kızlık zarı bir hurafe. Çünkü aslında cinsel birliktelik yaşamış biri istemediği bir birlikteliğe girdiğinde de kanama olabilir. Oysa bu yüzden kurban edilen insanlar var. Bilerek ilerlendiğinde, adımlar doğru atıldığında ilk birliktelikte ağrı ve kanama olmadığı bilimsel bir gerçek.

İLETİŞİM ESAS: Partnerlerin cinsellikle ilgili duygu ve düşüncelerini paylaşması gerekir, çünkü duygular paylaşıldıkça hafifler. Kaliteli iletişim çok önemli. Özellikle bizim toplumumuzda içe atarak ertelemek ve biriktirmek çok yaygın. Kişi istismara uğrayıp susuyor ve önceki susuşların etkisiyle daha da çok susuyor. O kadar çok susuyor ki kişi, artık yeni bir talep geldiğinde bunu da kabul edeyim noktasına gelip kendinden ve evlilikten uzaklaşıyor. Alara Köksal diyor ki, ilişkide sustuğunu hissettiğin hangi nokta varsa anında iletişime geçmek lazım. Biriktirince bir dünya biriktirmiş oluyorsun ve bu her konu için geçerli. Fark ettiği o ilk an, konuş!

ÇOCUKLARA CİNSELLİĞİ NASIL ANLATMALIYIZ? Alara Köksal, her iki uca da karşı. Her şeyi anlatmak da çocuklarda travma yaratabilir. 5-6 yaşında henüz diğerleriyle etkileşime girmeden ufak ufak anlayacağı tarzda (sevgimizin karşılığı olarak sen dünyaya geldin gibi) anlatılabilir ve yaş ilerledikçe seviye artırılabilir. Rayka Kumru’nun çocuklara özgü kitapları cinselliği bilimsel ve mantıklı olarak anlattığını söyledi ve yol haritası olarak önerdi. Ergenlerde ise daha hassas olduğu için, “biliyorum yaşayacaksın” gibi genel cinsellik kavramından bahsedilebilir, dedi.

CİNSEL FANTEZİLER Fantezi fantezidir ve sınırı yoktur. Toplumsal normlara göre yaşamak durumunda değiliz. Sınır ve şiddeti kişiler belirler ama önemli olan bu kararların 1 kişiye ait olmaması; her iki tarafın da istemesi ve onaylaması. Manipule edilmeme kısmının altını çiziyorum. Alara Köksal’a göre, kişinin değerlerine ve ahlakına uygun bir şekilde ilerliyorsa sınır yoktur; herkesin kapalı bir kutusu olabilir. Sen ne ile tatmin oluyorsan, o doğrudur. Fantezisel eylemlerden rahatsız olmadığın ve karşı tarafın da muzdarip olmadığı sürece sorun olmaz. Toplumsal normlara uymadığı zaman kişi “bende sorun var” diye endişe ediyor. Sen ve partnerin için sorun yoksa sorun yok. Ancak manüpulasyon varsa, yani senin değerlerin ve ahlak çerçeven deliniyorsa, işte bu istismardır. İlişkilerden ve partnerinden kaçınmana neden olur. İstemediğiniz bir şeyin dayatılması, ilişkiyi, iletişimi ve cinselliği olumsuz etkiler.

LGBTQ+ Alara Köksal, gay ve lezbiyen ilişkilere olumlu bakan bir terapist. Eşcinselliğin sonradan olmadığını ve doğuştan geldiğini vurguluyor. Hangi duyguyu bastırırsanız o bir yerden çıkar. Kadın ve erkeğin net çizgilerle belirli olduğu geleneksel toplumda korkudan dile gelemeyip bastırılıyor senelerce. Ne kadar görmezden gelirsen gel, hangi tedaviyi uygularsan uygula, o bir dürtü ve duygudur. Sen kimsin? Ne istiyorsun? Neyle tatmin olabilirsin? Kendini tanımak önemli. Evlilik öncesi bir uzmandan destek almak kıymetli; bu tabuları yıkabilir ve kişileri keşfe daha açık hale getirebilir.

💜💛💚💙💜💛💚💙💜💛💚💙💜💛💚💙💜💛💚💙

GÖRSEL: Burada paylaştığım görsel, katılımcılardan Yasemin Kalfa'nın sohbet esnasında çizdiği bir resim. Kadim cinsellik ile ilgilenen Yasemin Hanım, kadın ve erkek cinselliği bir sanat olarak yaşadığında hayatın nasıl çoğalabileceğini resmetti. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder