Minerva Akademi ‘nin düzenlediği Nörofelsefe Psikoloji Sempozyumu’nun ikinci konuğu bağımlılık konusunda çalışan Fransız Lape Hastanesi'nden psikiyatrist Dr. Elif Mutlu oldu. Bağımlılıklar nasıl gelişir? Genetik ve kültürel gelişmelerin bağımlılıklarımız üzerinde nasıl bir etkisi var? Bağımlılıkla nasıl baş edilir? 16 Mayıs akşamı Zoom üzerinden gerçekleşen sohbette, ilişkilerden politikaya uzanan bağımlılık gibi geniş bir konuyu irdeledik; iki saate sığdırmak zor olsa da satır başlarını ve not alabildiğim detayları burada paylaşmak isterim:
★ Merkezi sinr sistemini etkileyen maddeleri neden
kullanıyoruz? Genetik boyutu, gelişim süreci (yetiştirilme tarzı), doğal
çevrenin etkisi nedir?
★ Bağımlılık, bize iyi gelmemesine rağmen içinden çıkamadığımız şey diyebiliriz. İnsanlar çoğunlukla kendi bağımlılıklarının farkında olmuyorlar.
★ Bağımlılık, doğal seleksiyon ile ilgili bir bedel. Evrimsel
süreç neticesinde sahip olduğumuz donanım ve anatomik mimarimiz bu maddelere
cevap verebilecek nitelikte. Biz de maddelerden meydana geliyoruz. Vücudumuzda
sigara, alkol içmemiz için özelleşmiş yapılar yok, ama aslında kafein, nikotin
gibi bizde değişiklik yaratan tüm maddeler, vücudumuzdaki bir maddeyi tekrar
ederek çalışıyorlar. Bizi bağımlı yapan maddeler, bu mekanizmalara kısa devre
yaptırıyor. Bu maddeler, pusula yanına konmuş mıknatıs etkisi yaratıyor ve bu
da davranış bozukluğuna yol açıyor.
★ Dopamin, seratonin, oktopamin gibi beyindeki nörotransmitterler, yani korku,
heyecan, mutluluk gibi duygulara araçlık eden protein yapıdaki bu maddeler,
Homo Sapiens’ten bile daha eskiler. Bunların arkaik öncü formları başka
canlılarda da var, hatta arılarda bile var. Beyin mimarisi öyle eski ki tarım
devrimini, endüstri devrimini, dijital devrimi yaptık ama
nörotransmitterlerimiz 100.000 yıldan daha yaşlı. Genetik evrimimiz yavaş ve
yapımız modern hayata uyumlu değil.
★ Keyif ya da acı verici olarak sınıflandırabileceğimiz emosyonlar
ne işe yarıyor? Tepkilerimiz ayarlamamıza yarıyorlar. Sonuç kaçınma davranışı
bile olsa davranışımızı etkiliyorlar. Haz verici ise fırsatlara ve tatmin
yaşamaya yönlendiriyor. İlişkilere, kaynaklara, statüye, bedensel bütünlüğe
tehdit varsa acı verici emosyonlar ortaya çıkarak tehdit ve kayıplardan koruyor.
Asıl önemlisi de bunların doğal seleksiyon açısından önemi olması. Yani biz iyi
hissetmeyebiliriz, ama doğa için doğru olan bu. Yani doğanın mutluluğumuzla bir
işi yok, bireyi değil türü koruyor, türün devamlılığını önemsiyor. Elif Mutlu’ya
göre bağımlılık medeniyetin hastalığıdır ve şifası da yoktur.
★ Yemek, beğenilme, dostluk, statü gibi HAZ verenler; korku,
suçluluk, utanç, öfke, kıskançlık gibi ACI verenler renk skalası gibi bir
yelpazeye yerleşiyor. Bedenimizde bizi hazzın aşıırılığından koruyan bir
mekanizma yok. Doğa, coşku ve neşemizi sınırlamıyor.
★ Eroin bağımlıları için ruhsal acı, anne kucağından yere
düşmek gibi, kopmak gibi çok derin bir acı. Bırakamamaları fiziselden çok bu
ruhsal yoksunlukla ilişkili.
★ Alışveriş, şekerli yiyecekler ya da video oyunları. Tüm
bağımlılıklarda olmayan faydaya karşı vücudumuz sinyal üretiyor.
★ Bizi aşırı zevkten koruyan hiçbir sistemimiz yok.
★ Deneylerle anlaşıldı ki hoşlanma ve isteme farkı, bağımlılığı
anlamak konusunda yardımcı. Hoşlandığın içn yapmak ile yapmak zorunda olduğun
için yapmaya geçiş çok belirsiz. Hoşlanmamamıza
rağmen istediğimizi fark etmek ise önemli bir ara mekanizma.
★ Elif Hoca, “ben kafada bitirdim” ya da “iradem çok kuvvetli”
diyenlere gülümseyerek bakarız diyor. Dediğine göre bağımlılık bitmez çünkü
zaten kafada oluyor. İradeye gelirsek, o da çok kırılgan bir yakıt ve tek
sıkımlık bir kurşun. İrade silahıyla insanın kendini değiştirebilmesi çok zor.
İstekle başa çıkmak, hayır deme becerisini geliştirmek, ilaçlar, davranışsal
tekniklerle gerekiyor.
★ Bazen alkolü bırakıp hacca gitmek gibi derin anlam
değişikliğine gider kişiler. (Elif Hoca'nın verdiği bu örnek ile aklıma uyuşturucu kullanımını Kundalini Yoga ile bırakan meşhur bir eğitmen geliyor. Bu deneyimi yeni bir anlam dünyası inşası olarak düşünmemiştim daha önce.)
★ Dürtüleri ertelemek,
hazzı ertelemek öğrenilebilir. Kısa vadeli çıkarları reddetme becerisi yaşla
gelişir ve eğitimle ilgilidir.
★ Bağımlı olduktan
sonra hayatınız aşınır. Eskiden sahip olduğunuz bazı kapasiteleri kaybedersiniz.
Hücre düzeyinde de değişiklik olur.
★ Meditasyon,
mindfullness, nefes çalışmaları ve konsantrasyon egzersizleri beyindeki hacimleri
değiştiriyor. Travma sonrası stres bozukluğu gibi durumlarda bu çalışmalardan faydalanılıyor.
★ Değişmeye hazır olmayan birini değiştiremeyiz ve buna haddimiz de yoktur.
Elif Mutlu'dan öğrenmeye doyamadık. Bitirmeden önce son cümlenin altını çizmek istiyorum, çünkü yoga camiasında sıklıkla istenmeden tavsiye veren uzmanlar görüyorum. İtiraf etmem gerekirse bazen kendimde de bunu fark ediyorum ve bunun bir sınır ihlali olduğunu kendime hatırlatıyorum.
★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★★
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder