21 Nisan 2015 Salı

gerçeğe bakma anı

Richard Freeman, the mirror of yoga kitabında sıklıkla ölüm kavramından söz ediyor. "Bu çoğu insanı, yoga geleneğinin son derece kötümser ya da depresif olduğu sonucuna götürebilir; çünkü öğretilerde sıklıkla hepimizin doğum, yaşlılık, hastalık ve ölüme tabi olduğundan bahsedilir" diyor. Hatta en organik besinlerle beslensek, çok düzenli yoga yapsak da hepimizin öleceğini ve muhteşem başarılarımızı yıllar sonra hiçkimsenin hatırlamayacağını hatırlatıyor. Geçiciliğin doğasını anlamaya bir davet bu aslında. Anlamak ve anladıkça özgürleşmek. 

Şimdi bu güzel bahar günü, bu ölüm konusu da nerden çıktı diyeceksiniz… Bildiğiniz gibi Hart Lazer dilimden düşürmediğim, çok değerli bir hocam. Son ziyaretinde bize önerdiği bir meditasyonu son günlerde uygulamaya başladım. Meditasyon, şu cümleleri zihinde çevirerek etkilerini hissetmek üzerine: "Her şey değişir, hiçbir şey aynı kalmaz. Ölümümün ne zaman olacağı belirsiz ama öleceğim kesindir. Bu akşam eve dönemeyebilirim (everything changes, nothing stays the same. the time of my death is uncertain, but my death is certain. I might not go home tonight.)" Bu meditasyonun yaşattığı deneyim bırakın bana kalsın, zaten daha yolun başındayım. Ama dün BBC'de "Butan’daki mutluluğun sırrı ölümü düşünmek" haberini okuyunca, bu değerli isimler pek de boşa konuşmuyorlar diye düşündüm ve oturdum klavyenin başına. 

Meditasyon, kendini kandırma değil, gerçeğe bakma anı olmalı. Çünkü gerçeği görmek, anlamak kabul etmek, en büyük şifa… 

BBC Dergi'deki yazıyı okumak isterseniz tıklayın 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder