Ipsala’dan Selanik’e 2 hafta – bisikletle tek başına
Beni yogi olarak tanıyor olabilirsiniz ama aslında ben bisikletli bir yogiyim. Bisiklet son 3-4 yıldır hayatıma yayılan büyük bir tutku. Bol bol pedallıyor, bisikletli arkadaşlarımla zaman geçirmeye doyamıyor ve sık sık yolları düşlüyorum. Geçen sene, ilk kez tek başına yola çıkmaya karar verdiğimde Şubat ayı civarıydı. Kampçılık, bisiklet sürmek ve yolda yemek pişirmek gibi konularda geçmiş yıllardan gelen bazı deneyimlerim vardı ama daha önce hiç tek başına bir tura çıkmamıştım. Onun için, bu tamamıyla heyecan verici bir plandı; özellikle de iyi bildiğim şehirlerde bile kaybolma becerilerimi göz önünde bulundurursak!
Kararımı verdikten sonra, geriye rotaya karar vermek ve hazırlığa başlamak kalıyordu. Hepsini kendim taşıyacağım için ihtiyaç listem kısa olmalıydı; ama yine de iyi planlamalıydım, çünkü başımın çaresine ben bakmak zorundaydım. Bisiklet çantaları, tamir aletleri, çadır gibi tüm ihtiyaçlarımı belirledim ve birer birer üzerini çizerek ihtiyaç listesini tamamlamaya başardım. Bir yandan da düzenli antrenmanlar yapıyordum. Neredeyse her hafta sonu bisiklet üzerindeydim ve lastik patlaması veya zincir kopması gibi acil durumlar için de pratik bilgiler edinme peşindeydim.
Kararımı verdikten sonra, geriye rotaya karar vermek ve hazırlığa başlamak kalıyordu. Hepsini kendim taşıyacağım için ihtiyaç listem kısa olmalıydı; ama yine de iyi planlamalıydım, çünkü başımın çaresine ben bakmak zorundaydım. Bisiklet çantaları, tamir aletleri, çadır gibi tüm ihtiyaçlarımı belirledim ve birer birer üzerini çizerek ihtiyaç listesini tamamlamaya başardım. Bir yandan da düzenli antrenmanlar yapıyordum. Neredeyse her hafta sonu bisiklet üzerindeydim ve lastik patlaması veya zincir kopması gibi acil durumlar için de pratik bilgiler edinme peşindeydim.
Bana cesaret verecek insanlara ihtiyacım vardı, o yüzden bana cesaret aşılayacak insanlarla daha fazla zaman geçirmeye özen gösterdim. Warmshowers (bisikletçiler için couchsurfing benzeri bir web sitesi) aracılığıyla tüm dünyadan bisikletçiler ağırlamaya başladım; tüm bu gezginlere soracak milyonlarca sorum vardı. Onların deneyiminin özüne ulaşmak istiyordum. Bu süreç benim son derece anlamlıydı ve çok şey öğrendim. Bu gezginlerin bana sağladıkları en büyük yardım ise beni cesaretlendirmeleriydi. Hepsi aynı şeyi söylüyordu “tabii ki yapabilirsin!”; hiçbir zaman korkularımdan kaynaklanan karanlık düşüncelerle kalmama izin vermediler. Aynı zamanda Facebook’ta “Bicycle traveling women (Bisikletli gezgin kadınlar)” grubuna katıldım ve oradan hikayelerini paylaşan, tek başına seyahat eden cesur gezgin kadınların hikayelerine kulak verdim.
İpsala’dan Selanik’e yaklaşık 500 km yol aldım, her gün farklı bir noktada çadır attım. Dünyam genişledi. Yıldızların altında uyudum, muhteşem insanlarla tanıştım, çok kitap okudum, dünyanın ne güzel bir yer olduğunu ve olasılıkların sınırsızlığını hatırladım. Bilinçli olarak telefonumu kapattım. Böylece doğada geçirecek daha çok zamanım vardı ve daha da önemlisi bu şekilde anı yaşamak mümkündü. Bu şartlarda wi-fi bağlantısı bulmak beni sevdiklerimle buluşturan bir armağana dönüşüyordu. Görüp görebileceğim en duru sularda yüzdüm, hayatımın en lezzetli deniz ürünlerini yedim. Taşöz adasına geçmemi engelleyen pasaportumu birkaç günlüğüne kaybetme deneyimim dışında her şey çok kolay ve tatlı ilerledi.
Yolculuğumun çok daha detaylı versiyonuna biletsizyolculuklar adlı blogumdan ulaşabilirsiniz
Instagram hesabımda biraz geriye giderek o günlerin izlerini sürebilirsiniz:
#hayalpeşinde #ilkbisikletturum #bisikletleyunanistan #dedeağaçtanselanike #bisikletlikadın #fightforyourdreams #500km #myfirstsolotour #greeceonbike #FromAlexandroupolisToThessaloniki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder