cesaret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cesaret etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mart 2018 Perşembe

8 Mart Kadınlar Günü ve Yoga

Herkese merhaba. 8 Mart Kadınlar gününüzü kutlarken size maskülen bir enerjinin hükmettiği dünyada feminen enerjiye ne kadar ihtiyaç olduğunu hatırlatmak isterim. Bunun için kadın olmak da şart değil, ama bunlar YANG nitelikler, dişil enerjiler olarak geçiyor. Sağ beyinle ilişkili sezgisellik, şefkat, içgörü ve analitik olandan uzak, ‘an’da olabilme hali... 

8 mart kadınlar günü, haksız çalışma koşullarını, kadın/erkek eşitsizliğini ve kendilerine oy hakkı verilmeyişini protesto ederken yanarak ölen 129 kadının anısını ve mücadelesini yaşatmak için ortaya çıkmış. O cesur kadınların ruhunu selamlamayı borç bilirken hepinize içinizdeki cesareti, şefkatten gelen gücü ve sonsuz güzelliği hatırlatmak isterim. ❤️

Derse doğru yola çıktım, 17:00-18:00 üniversiteli yoga; 18:15-19:20 YogaŞala Nişantaşı, beklerim...

23 Mart 2017 Perşembe

Bisikletle tek başına yollarda


Ipsala’dan Selanik’e 2 hafta – bisikletle tek başına



Beni yogi olarak tanıyor olabilirsiniz ama aslında ben bisikletli bir yogiyim. Bisiklet son 3-4 yıldır hayatıma yayılan büyük bir tutku. Bol bol pedallıyor, bisikletli arkadaşlarımla zaman geçirmeye doyamıyor ve sık sık yolları düşlüyorum. Geçen sene, ilk kez tek başına yola çıkmaya karar verdiğimde Şubat ayı civarıydı. Kampçılık, bisiklet sürmek ve yolda yemek pişirmek gibi konularda geçmiş yıllardan gelen bazı deneyimlerim vardı ama daha önce hiç tek başına bir tura çıkmamıştım. Onun için, bu tamamıyla heyecan verici bir plandı; özellikle de iyi bildiğim şehirlerde bile kaybolma becerilerimi göz önünde bulundurursak!

Kararımı verdikten sonra, geriye rotaya karar vermek ve hazırlığa başlamak kalıyordu. Hepsini kendim taşıyacağım için ihtiyaç listem kısa olmalıydı; ama yine de iyi planlamalıydım, çünkü başımın çaresine ben bakmak zorundaydım. Bisiklet çantaları, tamir aletleri, çadır gibi tüm ihtiyaçlarımı belirledim ve birer birer üzerini çizerek ihtiyaç listesini tamamlamaya başardım. Bir yandan da düzenli antrenmanlar yapıyordum. Neredeyse her hafta sonu bisiklet üzerindeydim ve lastik patlaması veya zincir kopması gibi acil durumlar için de pratik bilgiler edinme peşindeydim. 
Bana cesaret verecek insanlara ihtiyacım vardı, o yüzden bana cesaret aşılayacak insanlarla daha fazla zaman geçirmeye özen gösterdim. Warmshowers (bisikletçiler için couchsurfing benzeri bir web sitesi) aracılığıyla tüm dünyadan bisikletçiler ağırlamaya başladım; tüm bu gezginlere soracak milyonlarca sorum vardı. Onların deneyiminin özüne ulaşmak istiyordum. Bu süreç benim son derece anlamlıydı ve çok şey öğrendim. Bu gezginlerin bana sağladıkları en büyük yardım ise beni cesaretlendirmeleriydi. Hepsi aynı şeyi söylüyordu “tabii ki yapabilirsin!”; hiçbir zaman korkularımdan kaynaklanan karanlık düşüncelerle kalmama izin vermediler. Aynı zamanda Facebook’ta “Bicycle traveling women (Bisikletli gezgin kadınlar)” grubuna katıldım ve oradan hikayelerini paylaşan, tek başına seyahat eden cesur gezgin kadınların hikayelerine kulak verdim. 

25 Haziran 2016: Türkiye sınırına yakın bir yere ulaşmak için bisikletimle İpsala’ya giden şehirlerarası bir otobüse bindim ve Yunanistan'a doğru pedal çevirmeye başladım. İlk defa bisikletle ülke sınırlarının dışına çıkıyordum ve bu, ilk andan itibaren muhteşem bir deneyimdi. Günde 40-60 km sürüş yapıyor, köylerden, şehirlerden geçiyor, bir ağacın gölgesinde ya da soğuk bir frappe eşliğinde soluklanıyordum. Her şey bana inanılmaz keyifveriyordu, çünkü hepsini hak ettiğimi hissediyordum. Karşıma çıkan bazı insanlar  beni alkışladı, kimi hiç umursamadı, kimi ise tam bir çılgın olduğumu söyledi. Ama durum şu ki, hayallerinin peşine düştüğün vakit, diğerlerinin ne düşündüğü seni hiç ilgilendirmiyor. Benim için oldukça öğretici bir süreçti. Her yolda, her şekilde yolumu bulabileceğimi anladım ve tur süresince kendimle çok iyi zaman geçirdim. 


İpsala’dan Selanik’e yaklaşık 500 km yol aldım, her gün farklı bir noktada çadır attım. Dünyam genişledi. Yıldızların altında uyudum, muhteşem insanlarla tanıştım, çok kitap okudum, dünyanın ne güzel bir yer olduğunu ve olasılıkların sınırsızlığını hatırladım. Bilinçli olarak telefonumu kapattım. Böylece doğada geçirecek daha çok zamanım vardı ve daha da önemlisi bu şekilde anı yaşamak mümkündü. Bu şartlarda wi-fi bağlantısı bulmak beni sevdiklerimle buluşturan bir armağana dönüşüyordu. Görüp görebileceğim en duru sularda yüzdüm, hayatımın en lezzetli deniz ürünlerini yedim. Taşöz adasına geçmemi engelleyen pasaportumu birkaç günlüğüne kaybetme deneyimim dışında her şey çok kolay ve tatlı ilerledi. 

En sık karşılaştığım soru sıkılıp sıkılmadığımdı. Öncelikle, sıkılacak zaman yoktu. Bu kadar basit bir yaşam modelinde, hayatta kalmak için sürekli bir şeyler yapıyor olmak zorundasın: çadır kurmalı, yemek yapmalı, çamaşır yıkamalı (yanımda sadece iki şort ve tişörtüm vardı) veya bir sonraki günün rotasını planlamalısın. Tadını çıkaracak boş zamanım olduğunda ise bu öyle kıymetliydi ki. Dalgaları izlerken müzik dinlemek ya da yerel biriyle sohbet ederken frappe’mi yudumlamak gibi anlar, turumun unutulmazları. Günlük rutinin aksine basit deneyimlerin tadı bana kendime dair çok şey hatırlattı! Hareketli bir meditasyon gibi geçen iki haftanın sonunda, kendimle o kadar başbaşa kaldıktan sonra, şimdi kendimle daha iyi arkadaş olduğumu hissediyorum.

Yolculuğumun çok daha detaylı versiyonuna biletsizyolculuklar adlı blogumdan ulaşabilirsiniz


Instagram hesabımda biraz geriye giderek o günlerin izlerini sürebilirsiniz: 

#hayalpeşinde #ilkbisikletturum #bisikletleyunanistan #dedeağaçtanselanike #bisikletlikadın #fightforyourdreams #500km #myfirstsolotour #greeceonbike #FromAlexandroupolisToThessaloniki






31 Aralık 2015 Perşembe

2016 dilekleri


Belki de zaman çizgisel değil döngüsel ama yine de yeni bir yıla iyi niyetlerle girmek güzel. Herkese en iyi dileklerimi gönderiyorum. 2016 daha fazla sevgiyle kucaklandığınız ve kalbinizde bunu kabul etmek için yer açtığınız, hayatınızda daha fazla destek hissederek güvenle yere bastığınız, öğrenme fırsatlarıyla kendinize bir adım daha yaklaştığınız, hayatın her yönüne cesaretle açık olduğunuz ve tabii ki yoga dolu, aydınlık bir yıl olsun. 

12 Ekim 2015 Pazartesi

Gerçek renkler

Zor günler geçiriyoruz. Öfkeye kapılmadan akıllı, güçlü olmamız gerek. Güven ve umut bu dünyaya sunabileceğimiz en güzel değerler. Dengeyi önce içimizde bulmak için, aydınlığı yayabilmek ve doğru kararlar alabilmek için nasıl bir ruh halinde olursak olalım kendi üzerimizde çalışmaya devam!

Bu haftaki akışımız için Cyndi Lauper’ın TRUE COLOURS parçasından ilham aldım. 

"İnsanlarla dolu bir dünyada, gözden kaybolduğunda, karanlığa kapılıp kendini küçük hissettiğinde, cesaretini kırma. İçinde parlayan gerçek renklerini gör, çünkü gerçek renklerin muhteşem.”

14 Temmuz 2015 Salı

Fransa'da Kundalini Yoga Kampı


Toprak elementi günü, Domaine Le Martinet, St. Michel Les Portes
2015 yılı hayatıma Kundalini Yoga ve Meditasyon Eğitmenlik Programı’nı getirmiş, Ocak ayında katıldığım ilk kamp ile daha önce ara sıra derslere girmekle yetindiğim bu öğretiye biraz daha yakından bakma fırsatı bulmuştum. 3 kamptan oluşan programın 2.aşaması 4-12 Temmuz 2015 tarihlerinde Fransa Alpleri’nde, doğanın ortasında konumlanmış olan Amrit Nam Sarovar Okulu'nda gerçekleşti. Yoga Şala uzmanlarından Zuhal Özyurt’un düzenlediği bu program sayesinde, Türkiye’den katılan 22 kişilik bir ekiple oradaydık.


Amrit Nam Sarovar, Kundalini Yoga Okulu, FRANSA

Mısır’dan Estonya’ya, İngiltere’den Fransa’ya, Hollanda’dan Almanya’ya ve Ürdün’e kadar dünyanın bir çok ülkesinden gelen yaklaşık 300 kişi ile birlikte dağlarda geçirdiğim bu hafta, belki de hayatımın en uzun haftalarından biriydi. Hem de o denli doğa düşkünü, çadırda kalmayı seven ve zor koşullara dayanıklı olduğunu düşünen biri olmama ya da kendimi böyle algılamama ragmen... Neyse ki zaman dediğimiz şey geçiyor da 4 Temmuz’da başlayan sürecin sonuna kadar gidip 12 Temmuz 2015 tarihine ulaşmayı ve böylece programın 2. modülünü tamamlamayı başardık. 

Dağlarda gerçekleşen bu zorlu eğitim süreci boyunca, her gece yıldızların altında uyuduk. Karta Singh ile zaman kavramının yitip gittiği dersler yaptık. Her sabah bir bilinmezliğe uyanarak teslim olmayı, zor koşulların içinden geçerek yine de var olmayı deneyimledik. Belki de aslında var olmak için hiçbir şeye, hatta neredeyse nefese bile ihtiyacımız olmadığını öğrenecek kadar sınırlarda dolaştık. 
Tüm eğitimlerin yapıldığı büyük çadırın önündeki gölet


KORKULARIN SINIRLARI
Orada 5 elementi günbegün yaşayarak deneyimledim. Toprağı hissettim, suyla bir oldum, ateşin izinden gittim, havayla doldum, boşluğu yaşadım. Her birinin içimdeki karşılığını bularak kendimi başka bir boyutta anladım. “Gerçekten kimim ben?” sorusunun yanıtını ve korkularımın sınırını hiç bu kadar yakından deneyimlememiştim. Bana neredeyse bir ömür gibi gelen tüm bu süreçte Kundalini Yoga’nın oldukça güçlü deneyimler yaşattığına tanık oldum. Bir çok konudaki önyargılarım, değerlerim ve seçimlerim doğanın görüntüleri içinde biçim değiştirirken, ormanın tadını aldım, gökyüzünün sesini duydum. Ve tüm bunları ancak konfor alanımın dışına çıkarak, daha doğrusu bir anlamda zorla çıkartılarak deneyimledim. Zordu, ama iyi ki oradaydım diyorum. 
Amrit Nam Sarovar Kundalini Yoga Okulu, Temmuz 2015


Kundalini Yoga Uzmanlık eğitimi, diğer uzmanlık eğitimlerinden çok farklı. Bunu Pastoral Vadi’de tamamladığımız ilk modülde fark etmiştim ama Fransa’da gerçekleşen ikinci modül sonrası bunu çok daha net bir şekilde anladım. Hatta tam da aynı sebepten zihnimin bu duruma sıklıkla tepki verdiğini samimiyetle söyleyebilirim. 



Tüm katılımcılar için yemeklerin piştiği mutfak kısmı

BAMBAŞKA DENEYİMLER
Kampın ilk günü yanan ateş, son güne dek hiç sönmedi 
Kundalini Yoga Uzmanlık süreci bir eğitimden çok, içinden geçilen bir deneyim. Daha iyi ya da daha kötü diye nitelendiremem, sadece başka bir düzlem diyebilirim. Uykusuz ve yorucu geçen bu bir haftanın sonunda Pazar sabahı saat 4’te uyanıp, virajlı dağ yollarından geçip Grenoble’a, oradan Lyon havaalanına vardıktan ve İstanbul’a uçup eve gelip hafif bir şeyler atıştırdıktan sonra çayımı yudumlarken hızla deneyimimden arta kalan satırları yazmaya başladığımda, evet dedim kendi kendime, kesinlikle tüm yorgunluğuma rağmen çok dinlenmişim ve bazı alışkanlıklarımı St. Michel les Portes yakınlarındaki ağaçların dallarına bırakmışım anlaşılan... 

EVE DÖNÜŞ
İstanbul’a dupduru bir zihin ve sakinleşmiş bakışlarla döndüm. Sonrasını merak ettiğim yeni bir döneme adım atıyormuş gibi hissediyorum. Daha doğrusu her yeni gün içinde bu potansiyeli zaten barındırıyor ve Karta’nın dediği gibi, aslında “her adım ilk adım” ama ve şu anda bu bilince uyanmış gibiyim. Bir anlamda zihnimin “imkansız” dediği sınırları aşmanın yarattığı güvenle şimdi sevdiklerime daha yakın, hayat karşısında daha kararlı ve cesur hissediyorum.

Deneyimlerin en güzeli, bir hafta boyunca doğanın içinde olmak, sessizlikle buluşmak ve para kavramını unutmaktı...
Fark ettiklerime gelince, öğrenmenin sonunun olmadığını, doğanın müthiş bir öğretmen olduğunu ve sınırlarımızın sandıklarımızın çok ama çok ötesinde geçebildiğini söyleyebilirim. Ve artık biliyorum, doğru soruyu sorduğunda, daima cevabı gelecektir…

--------------------------------------------------------------------------------------------------------

Söylemeden geçemeyeceğim...
Dürüst olmak zorundayım. Kundalini yogada daha önce öğrendiğim bazı öğretilerle kimi zaman çelişen kimi zaman örtüşen bilgiler ve bana “iyi ama neden” sorusunu sordurtan, oldukça gereksiz bulduğum bir çok ritüel var. Kundalini Yoga Eğitmenlik Sertifika Programı ile hayatıma Sadhana (sabah 4’te uygulanan pratik), Seva (başkalarına hizmet etme), Japji (bir çeşit ilahi) gibi kavramlar girdi. Hepsi bana hala son derece yabancı ve kabul etmek konusunda hiç de hevesli değilim, özellikle de pratiğin Sih inancıyla yakın bağları beni son derece rahatsız ediyor ve daha uzak bir mesafede durmak istiyorum. Dürüst olmam gerekirse, bunlara uymayı sonuna kadar reddedeceğim ve sorgulamayı da elden bırakmayacağım. Eğitim boyunca da beyaz renk giymek ya da başı kapatmak gibi önerilere kendimi kapattım. Bu da benim için madalyonun diğer yüzü. Ama yine de gerçekleri konuşalım. Kundalini yoga son derece güçlü etkilere sahip ve kesinlikle benzersiz deneyimler yaşatıyor…

Eğer İstanbul'daysanız ve Kundalini Yoga öğrenmek istiyorsanız ve kundalini yoga hareketleri, kundalini yoga mantraları ile ilgili bilgi almak ya da kundalini yoga hocalık eğitimi ile ilgili danışmak istiyorsanız bağlantı kurabilirsiniz. Siz bir adım atın; kundalini yoga istanbul ailesi tüm sıcaklığıyla sizi kucaklasın.


Bir hafta boyunca evim olan çadırımın manzarası...


30 Mart 2014 Pazar

denemekten korkmamak


"Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil." Samuel Beckett 
--------------
"Ever tried. Ever failed. No matter. Try again. Fail again. Fail better" Samuel Beckett 

--------------


Havadaki taze bahar kokusuyla yeniliklere açık olduğunuz, hata yapmaktan korkmadan ilerlediğiniz umut dolu bir hafta diliyorum!

24 mart 2014

zamanın sonsuzluğu


Yıllar önce, Ankara'daki ilk yoga hocamın gönderdiği bir metinle karşılaştım tesadüfi bir şekilde (Hitit Duası olarak geçiyor):


Tanrım beni yavaşlat, aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir. Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele. 

Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol. Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek yada kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, hülyalara dalabilmeyi öğret. Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim.

Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır. Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. 
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim. 

Ve hepsinden önemlisi, Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, ikisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ver.

(Görsel: Gökhan Yavuz'a ait olmalı yanlış hatırlamıyorsam)