2 gün önce Sivananda Ashram'dan ayrılmış ve Varkala yollarına düşmüştüm. Ashram'da tanıştığım arkadaşım Kriti, Trivandrum'da iyi bir ayurveda kliniği olduğunu ve aile dostları olduğunu söylemişti. Ben de Varkala dönüşü hazır yolum düşmüşken bir danışayım istedim ve randevu aldım. Ayurveda, hakkında okuduğum ve merak ettiğim bir alan ve Sri Lanka, Kerala bölgesi ayurvedanın doğduğu yerler. Bildiğim kadarıyla burada ayurvedik doktorlar önce tıp okuyup üzerine ayurveda öğrenmiyor, bütüncül yaklaşım temelden başlıyor.
Dr. S. Jayasree ile bugün öğleden sonra buluştuk. Kliniğinde geçirdiğim bir saat beni şaşırttı ve söylediği birçok şey bana hazır reçete vermekten uzaktı. Onun için elimden geldiğince paylaşmak istiyorum. Öncelikle bizim ayurveda denince ilk aklımıza gelen sınıflandırma olan kapha, pitta, vata tiplerinden biri olup olmadığımı söylemedi. Buna değinmedi bile... Tüm önerileri bana özel, benim için ve herhangi bir kategorilendirme biçiminden uzaktı. Örneğin Türkiye'deki mevsimleri sordu, hava durumunu, hangi sebzelerin, hangi baharatların erişilebilir olduğunu. Yani yaşadığın şartlar, iklim ve ulaşabildiğin şeylerle bir yaşama yaklaşımı öneriyor; ki bu da çoğumuzun İstanbul'daki organik marketlerde azımsanmayacak paralar ödeyip satın aldığı bazı özel tozları ve besleyici hapları oldukça anlamsızlaştırıyor.
Anladığım o ki her şeye kendi bağlamında bakmak gerek ve bir anda çözülüvermiyor hiçbir şey öyle dışarıdan bir etkiyle ve hop diye kategorize de edilemiyor insan. Daha önce bana söylendiği gibi 'Pitta' olup olmadığı sorduğumda bile bana bunun batıda yanlış çözümlere yol açtığını ve o yüzden bundan hoşlanmadığını belirtti ve sorumu cevapsız bıraktı.
Sohbetimizi detaylarıyla paylaşmak istiyorum çünkü o sıcaklığı ve yeryüzüyle ilişkinin verdiği güven duygusunu geçirebilirsem, öğrendiklerim sadece bende kalmamış olur ve belki sizlerin de bir yerden hayatına dokunur.
Dr. Jayasree, her gün güneş doğmadan duş almanın iyi olduğunu söyledi. '67 yaşındayım ve hala her gün sabah 4:30 gibi uyanıp duş alırım' dedi. Bana ne et yeme ne de yumurtadan uzak dur dedi; hatta tam tersine biz yememeliyiz, ama sizin kışlarınız soğuk, hayvansal gıdalara ihtiyacınız var dedi. İşte ezberbozan bir bilgi daha! Kışın sindirim ateşi güçlü olur ama soğuk gıdalardan kaçınmak gerekir ve çiğ sebzeler de soğuk kabul edilir, kışın çok salata tüketme dedi. Maş fasulyesini ısrarla önerdi, özellikle de Türkiye'de erişilebilir olduğunu söyleyince; ama sütle birlikte tüketmemek gerek! Pirinç ve buğday sütle karışabilir ama maş fasulyesi değil. Karabiber, karanfil gibi baharatlar metabolizmayı hızlandıracağı için özelikle de hayvansal gıda tüketirken bu baharatlardan (karanfil, tarçın, kakule, karabiber, kimyon, kişniş tohumu) bir karışım hazırlayıp bir tutam (1/2 çay kaşığı kadar) yemeğe serpmemi önerdi. 8-10 adet kişniş tohumunu 3 bardak suyla kaynatıp soğutarak içmek de metabolizmayı hızlandırırmış, bilginiz olsun. Bu arada sebzelerin leafy (yapraklı) ve creeper (sarmaşık) olarak sınıflandırıldığını da öğrenmiş oldum. Yapraklı sebzeler (lahana, ıspanak gibi) zor hazmedildiği için akşam yemeğinde tercih edilmiyormuş. Bu arada sindirim ateşinin öğlen en yüksek kabul edildiğini ve bu nedenle en ağır öğünü öğlen tüketmenin önerildiğini ek bilgi olarak sıkıştırmak isterim.
Bazen çok kahve içtiğimi söylediğimde her şey kararında olmalı, bizim kültürümüzde her şeyin dengesini ararız; çok üzülmek de çok sevinmek de kararında olmalı; yemek de hayata getirdiğimiz bu yaklaşımın uzantısı; onun için ne az, ne çok dedi.
Hiçbir yargısı kesin ve katı değildi ve konuştuğum her kelimede beni duyduğunu biliyorum.
Hayat bilimi anlamına gelen 'Ayurveda' deniz derya ve burada paylaştıklarım sadece küçükten de küçük bir bilgi kırıntısı. Belki hiçbir şeyi ezbere yapmamak gerektiğini ve birebir kopyalamamak gerektiğini hatırlatmak adına bir faydası olur. Aslında tüm bunları bana torunlarının fotoğraflarını gösteren ve eforsuz gücüyle beni etkileyen bu kadınla ayrılma anımızı paylaşmak için anlattım. Seansın sonuna doğru ne kadar ödemem gerektiğini sordum. Ayurveda'da her şey para değildir, kızımın arkadaşının aracılığıyla geldin ve sohbet ettik sadece. Ara sıra beni düşün, dualarına beni ve ailemi de ekle, bu benim için yeterlidir dedi. Duyduğum minneti hissetmiş midir bilmiyorum ama içimde yarattığı yumuşama para almadığı için değil başka bir dünyanın mümkün olduğuna dair inancımı beslediği için çok kıymetliydi. Buralara yolunuz düşerse lütfen bir kapısını çalın. Ben birazdan Delhi'ye uçuyorum, sevgiyle kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder