28 Nisan 2015 Salı

Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi.

Bugünlerde Nilgün Marmara çıkıyor karşıma sıklıkla. "…Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte!.." diyen şair. Belki yoga ile aradığımız bağ tam da bu işte. Çocuksu bir saflık ve coşkuyla hayata teslim olmak, geçen zamanın daralttığı algılarımızla sınırlamaksızın… İncinmişliklerin, kırılmışlıkların bedende bıraktığı izlerle karşılaşarak, onların hayattan çaldıklarını geri almak ve yaşamak; doyasıya yaşamak.   

21 Nisan 2015 Salı

gerçeğe bakma anı

Richard Freeman, the mirror of yoga kitabında sıklıkla ölüm kavramından söz ediyor. "Bu çoğu insanı, yoga geleneğinin son derece kötümser ya da depresif olduğu sonucuna götürebilir; çünkü öğretilerde sıklıkla hepimizin doğum, yaşlılık, hastalık ve ölüme tabi olduğundan bahsedilir" diyor. Hatta en organik besinlerle beslensek, çok düzenli yoga yapsak da hepimizin öleceğini ve muhteşem başarılarımızı yıllar sonra hiçkimsenin hatırlamayacağını hatırlatıyor. Geçiciliğin doğasını anlamaya bir davet bu aslında. Anlamak ve anladıkça özgürleşmek. 

Şimdi bu güzel bahar günü, bu ölüm konusu da nerden çıktı diyeceksiniz… Bildiğiniz gibi Hart Lazer dilimden düşürmediğim, çok değerli bir hocam. Son ziyaretinde bize önerdiği bir meditasyonu son günlerde uygulamaya başladım. Meditasyon, şu cümleleri zihinde çevirerek etkilerini hissetmek üzerine: "Her şey değişir, hiçbir şey aynı kalmaz. Ölümümün ne zaman olacağı belirsiz ama öleceğim kesindir. Bu akşam eve dönemeyebilirim (everything changes, nothing stays the same. the time of my death is uncertain, but my death is certain. I might not go home tonight.)" Bu meditasyonun yaşattığı deneyim bırakın bana kalsın, zaten daha yolun başındayım. Ama dün BBC'de "Butan’daki mutluluğun sırrı ölümü düşünmek" haberini okuyunca, bu değerli isimler pek de boşa konuşmuyorlar diye düşündüm ve oturdum klavyenin başına. 

Meditasyon, kendini kandırma değil, gerçeğe bakma anı olmalı. Çünkü gerçeği görmek, anlamak kabul etmek, en büyük şifa… 

BBC Dergi'deki yazıyı okumak isterseniz tıklayın 

16 Nisan 2015 Perşembe

açık kapı

Fotoğraf: Tolga G.
Ne zamandır paylaşmak istiyorum, o gün bugünmüş. Son birkaç aydır YogaŞala’da merkeze üye olan-olmayan herkese açık yoga seansları var. Mentorluk programındaki uzmanlarımız tarafından verilen bu seansları yogayı denemek isteyen arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz . Yer ve saat bilgisi için programdan açık kapı yoga senasını işaretlemeniz yeterli. 

Yeter ki hafta sonunuz yogasız geçmesin!

Şehrin Ortasında, Şehirden Uzak...

Mindbody festivali DAY OFF isimli yeni bir oluşum başlatmış, bana da paylaşmak düşer.

Etkinliği düzenleyenler DAY OFF'u "yaşamın hızla aktığı, koşuşturma ve telaş içinde geçen günlere ‘dur' diyerek, bir 'nefes' alma günü diyebiliriz" diye tanımlıyorlar.

İster markanızla katılıp ürünlerinizi tanıtın, ister adım atıp ne var ne yokmuş diye göz atın, ister canlı müzikle biraz rahatlayın, ister yoga, meditasyon, dans atölye ve seminerlere katılın. 

İlk DAY OFF 26 Nisan'da - kolektif house'da 9:00 - 18:00 saatleri arasında gerçekleşecek...

Etkinliğin facebook sayfası 
Kolektif house hakkında



15 Nisan 2015 Çarşamba

Depresyona Karşı 4 Evrensel Şifa Merhemi

Şaman toplumlarda, bir şifacıya yaşama sevinci kaybı, moral bozukluğu ya da depresif ruh hali şikayetiyle giderseniz, size şu dört soruyu sorarlarmış:

- Dans etmeyi ne zaman bıraktın? 
- Şarkı söylemeyi ne zaman bıraktın?
- Ne zamandan beri hikayelerin seni büyülü bir dünyaya götürmesine izin vermiyorsun? 
- Ne zamandan beri sessizliğin dingin sularında dolaşmıyorsun?

Bu akşam dans edip şarkı söyleme sözü vermeyeceğim ama belki müzikler eşliğinde, çeşitli asanalarla ruhumuza dokunabilir, içimizde daha sessiz bir alana doğru yola çıkarak gündelik hayatın unutturduklarını hafiften de olsa hatırlayabiliriz.

Her Çarşamba olduğu gibi bu akşam da 18.30, YogaŞala Nişantaşı'ndayız…

Yazının tamamı Elephant Journal'da...

13 Nisan 2015 Pazartesi

GÜNAYDIN!

Günaydın! Yoga sayesinde ve yoga için sabahın erken saatlerinde sokaklarda olmak harika. Şehirde yaşamanın yan etkisi olarak kaçırdığımız mucizelerden (mesela güneşin doğuşu, mesela yıldızlarla aydınlanan bir gökyüzü, mesela sessizlik) bazılarını ucundan da olsa yakalamak mümkün oluyor böylece. Güneşin renklerine, günü yavaş yavaş uyandırmasına tanıklık etmek ve pratik sonrası sadece dingin değil aynı zamanda esnek bir zihne kavuşmak. Yogalı sabahlar sonrasında zihnim beton etkisini yitiriyor ve ona çarpan hiçbir söz, deneyim, olay kırılarak parçalara ayrılmıyor, yaylanarak kalıyor orada, yavaş yavaş sindirmeme, özümseyerek doğru tepkiyi vermeme olanak tanıyor. Yogayı seviyorum!

8 Nisan 2015 Çarşamba

8 Nisan Akşamı


Her şey geçer, her şey değişir. Yapmamız gereken tek şey çok açık ve dikkatli olmak, olanı izlemek, olanla kalmak. Bugün, oldukça yavaş ve dingin bir akışın içinde anda kalmayı deneyeceğiz. Hepimizin deneyimleri birbirinden farklı olacak; tıpkı hayatın içinde olduğu gibi. 18.30’da Yogaşala Nişantaşı’nda matlarımızın üzerinde buluşmak üzere. Namaste! 

Bu arada söylemeden edemeyeceğim, paskalya yumurtası benim eserim

6 Nisan 2015 Pazartesi

Kirtan'a davet

Bu akşam (6 Nisan 2015) YogaŞala Nişantaşı'nda Kirtan etkinliği var. Daha önce denemediyseniz, vaktiniz de varsa bir uğrayın derim. Müzik eşliğinde mantralar söylerken kalbinizin sevgiyle dolduğunu hissedeceksiniz. Akşam saat 9'da başlıyor. Ben orada olacağım. Haydi siz de gelin! 

Etkinliğin facebook sayfasına ulaşmak için tıklayın.

Etkinlik sayfasında yer alan açıklama şu şekilde:

"Kirtan kökeni çok kadim zamanlara dayanan bir adanma ile mantra söyleme şeklidir. Bhakti Yoga’nın bir uygulamasıdır ve kalbi açma gücüne sahiptir. Mantralar ritmik müzik aletleri eşliğinde söylenir ve katılımcılar mantraları beraber söylemeye, el çırpmaya ve dans etmeye teşvik edilir. Eğer bize katılırsanız bunun bir parçası olma isteğinizi dindiremezsiniz! Kalbe dokunan yapısıyla kirtan medit...asyon, coşku ve vecd halinin derinliğini başlatabilir.

Bütün örtülerin arasından geçerek onları kaldıran tatlı bir ses titreşimi vardır ve bu titreşim Tanrı’yı dans ettirir. Bu ses titreşimine kirtan denir. Kirtan insanları birbirine yakınlaştıran esrarengiz bir bağlantı oluşturur. 

Daha basitçe anlatırsak Kirtan rahatlamadır. Ruhun kalbinin atışları olarak tanımlanır. 21. yüz yılda Batı’da yaşayan birisi için hayat mutluluğun peşinde koşmaktır. Yaşam ve özgürlük için garantimiz vardır belki fakat kirtan bunun için bir araçtır. Kirtan ile insanların aradığı mutluluğa erişmek mümkündür. Mantra söyleyerek ruh kendi doğal durumuna uyanır, Yüce ile bağlantıya geçer, yaşadığımız yüksek teknoloji çağında bizi strese sokan tüm sıkıntıları kalpten temizler. Harika müzik eşliğinde kişinin gününün daha iyi geçmesini sağlar. 

Kirtan sadece Hint kültürüne ilgi duyanlar ya da yoga uygulaması yapanlara özel bir şey değildir. Herkes her an katılabilir ve neşe içinde mantraya eşlik edebilir, ellerini çırpabilir ve bu sanatın eski formunda kilit bir müzisyen olabilir. Tüm dünyayı Kirtan ile uyandırmaya çabalıyoruz. Bir kimse arzulu ise her yerde Kirtan yapabilir. İhtiyacınız olan tek şey Kirtan için gönülden istektir. Kirtan mutluluk peşinde bilimsel bir çalışmadır. Eğer otuz dakikalık bir Kirtan sonunda kişi kendini mutlu hissediyorsa o zaman bunu bir başarı olarak kabul edebiliriz.

Kirtan müziktir, sevgidir, adanmadır, aşktır. Kirtan gecesi katılımı ücretsiz olan bir etkinliktir. İsteyen bağış bırakabilir."

3 Nisan 2015 Cuma

Yogaşala'nın Yenilenen Websitesi

Yogaşala'nın yenilenen sayfasını gördünüz mü? Çok renkli ve dinamik. Bu hafta sonu hangi seanslara katılacağınızı hemen seçebilirsiniz: http://www.yogasala.com

2 Nisan 2015 Perşembe

Tamas, rajas ve sattva

Fotoğraf: Miroslava Andric, Ekim 2013, YogaŞala Maslak 
“Antik çağlardan günümüze uzanan aforizmalar seti olan ve yoga pratiğine rehberlik eden Patanjali'nin Yoga Sutraları’na göre, yoga pratiği üç ‘guna’ ya da enerji olarak tanımlanan ‘tamas’, ‘rajas’ and ‘sattva’yı dengeleme zamanıdır. Bizler, öğrenci olarak pratiğimize bu üç guna’nın bir kombinasyonu olarak geliriz. Genellikle de biri, diğer ikisinden daha aktif durumdadır. 

Sattva, huzur guna’sıdır, neşe ve rahat bir farkındalık olarak tezahür eder. Çoğunlukla saf ve iyi olarak tanımlanır ve beyaz renkle özdeşleştirilir.  Tamas guna, uyku, uyuşukluk ve siyah renge karşılık gelir. Aktif değildir, hareketsiz, soğuk ve ağırdır, bedendeki haraketi aşağı doğrudur. Kırmızı renkle tanımlanan rajas, aktiflik gunasıdır. Enerji dolu ve genç özellikleriyle bedende yukarı doğru hareket eder. Her enerjinin farklı duruma göre faydalı ve daha faydasız olduğu durumlar vardır. İyi planlanmış bir asana pratiği, daha fazla ihtiyaç duyduğun enerjileri artırıp, fazla aktif olanları azaltarak ‘guna’ları denglemeye yardımcı olacaktır.” Hart Lazer

Hart Lazer’ın “Developing Your Own Yoga Practice” makalesinden alınmıştır. Makalenin tamamı için tıklayın