14 Ocak 2017 Cumartesi

İçimdeki Tarsus ve Anneannem

Anneannemin evine duyduğum özlemle uyandım bu sabah. Çocukluğumun uzak ve güvenli alanları. Benim küçüklüğümle iyiden iyiye büyüyen odalar, koridorlar... Bir zamalar yedi çocuğuyla yaşadığı Tarsus'taki geniş evde, kavurucu Akdeniz sıcağında, renk renk çiçeklerle dolu, hayat fışkıran geniş balkonuna kafes örgünün gölgesi düşer, Tarsus Amerikan Koleji'nin başka bir hayatı simgeleyen çatısı görünür. Sokaktan satıcılar geçer, bisikletler geçer, sıcağın bunalttığı aheste aheste yürüyen insanlar geçer. Oraya her gittiğimde küçüklüğümden yetişkinliğime, orada bulunuşumun yaratığı sevinci solurum, sevildiğini bilmenin insanın içindeki boşluğu dolduran rahatlğıyla. 

Anneanne evim benim için uzak bir masal gibi. Artık yok. Onların hiçbiri artık yok. Ne büyük sofralar, ne evi saran yemek kokusu, ne de o geniş zamanlar yok artık. Ankara'dan onları ziyarete gittiğimizde herkes o evde toplaşır, mutfak masası etrafına doluşan kalabalık yakın ve mutlu sohbetlerde birleşirdi. Bunlar artık yok.

Anneannemin evine çıkan merdivenler
Anneannem felç geçirdi ve sağ elini kullanamaz olunca hayat hiçbir zaman ona eski tadı vermedi. Sonra o büyük ev yeterince güvenli ve kullanışlı olmadığı için bir siteye taşınması gerekti. Anneannem üç çocuğunu da kanserden kaybetti (biri annemdir), sonra kendisi de birkaç sene önce bu dünyayı terk-i diyar eyledi. Onu özlüyorum. Onun eski evinde olmayı, ait olduğu gerçeklik içindeki onu daha da çok özlüyorum belki de.  Çünkü artık Tarsus'a gitmek, benim için aynı değil. Herkes savrulduğu kendi hayatı içinde yaşıyor. Modern evlerde, modern zaman kaygılarıyla. Onun yaşadığı o büyük ev hala orada; boş duvarlarıyla, artık içinde hayat olmayan bir mekan olarak duruyor zamanın içinde. Sessiz. 

Bu sabah Tarsus'u ve anneannemi özleyerek uyandım; anneannemin balkonunu ve çok iyi baktığı -ve bunu gururla sık sık dile getirirdi- sağlıklı, renk renk çiçeklerini... Fazlasıyla özenli, tiril tiril yaşanmış bir hayatı. Bu sabah Esma teyzemi özleyerek uyandım, Şubat tatilinde Tarsus'a gittiğimizde sabırsızlıkla eve dönüşünü bekleyişimizi, geceleri hiçkimsenin geçmediği ıssız sokağa bakan balkonda saatler süren sıcak sohbetlerimizi. Büyük aileyi. Geçmişi. Geçmiş ve artık hiç gelmeyecek olanı. Özledim.

Anneannemin mutfak penceresi, damlı Tarsus evlerine bakardı